Meyveleri Toplamak
YYaşar Kandemir hocamızın 1997 Şubat ayında Altınoluk Dergisi’nde yayınlanan makalesi. (Sayı: 132 Sayfa: 026)
Rahmeti sonsuz Mevla’mızın bizim için hazırladığı sayısız nimetler, dalında yetmiş, hevenk hevenk sarkmış, koparılmaya hazır meyveler gibi mü’minleri beklemektedir. Kur’an-ı Kerîm ve hadîs-i şerîfler bize bunu müjdelemektedir. Ancak kulun, bu nimetlere ihtiyacı olduğunu Mevla’sına arzetmesi, o meyveleri koparmak niyetinde olduğunu göstermesi gerekmektedir. Dua dediğimiz şey, kulun, Rabbinin nimetlerini devşirmek üzere o meyve ağaçlarına el uzatmasından ibarettir.
Kulun Rabbine el açıp niyazda bulunması için belli bir zaman yoktur. Günün bütün saatleri duaya müsait, semanın bütün kapıları duaya açıktır. Ağaçtan meyve koparmak her zaman mümkündür. Yalnız meyve hasadının elverişli zamanları olduğu gibi duanın daha fazla kabul edildiği bereketli zamanlar da vardır. Bir gün Ebu Ümame radıyallahu anh Resülullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:
– Hangi dua daha çok kabul edilir? diye sormuştu. Rasûl-i Kibriya Efendimiz de:
– “Gecenin son saatlerinde ve farz namazlardan sonra yapılan dua”buyurmuştu (Tirmizî, Daavat 79). Duanın kabulü hususundaki incelikleri kendisinden öğrendiğimiz Peygamber Efendimiz sahabîsi Amr İbni Abese’ye “Allah Teala’nın kuluna en yakın olduğu zaman gecenin son saatleridir. Yapabiliyorsan o saatte Allah’ı zikredenlerden ol!” (Tirmizî, Daavat 118; Nesaî, Mevakît 35) buyurmuştu. Seher vakti dediğimiz gecenin son üçte birinde Cenab-ı Mevla’nın“Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim; benden bir dilekte bulunan yok mu, dileğini kabul edeyim” buyurduğunu (Buharî, Teheccüd 14; Müslim, Müsafirîn 168-170) haber vermişti.
İbadetlerin en değerlisi farz olanları, Özellikle de farz namazlardır. En önemli görevin yapıldığı, dolayısıyla Allah ile kul arasında ileri derecede bir yakınlığın hasıl olduğu bu nazik zaman dilimini iyi değerlendirmek gerekmektedir.
Hangi Duaları Okuyalım?
Dua, kulun Mevla’sına halini arzetmesi olduğuna göre, duada en önemli husus, Allah’tan ne isteyeceğini bilmektir. Kainatın Rabbine halini arzederken dereden tepeden konuşup tutarsız laflar etmek uygun değildir. En iyisi yegane örneğimiz biricik önderimiz Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in en çok hangi duaları okuduğuna bakarak Allah’tan ne istenmesi gerektiğini öğrenmek ve onları istemektir.
* Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem çoğu zaman şöyle dua ederdi:
“Allahümme atina fi’d-dünya hasene ve fi’1-ahireti hasene ve kına azabe’n-nar:Allahım! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru!” (Buharî, Daavat 55;Müslim, Zikr 23, 26, 27). Enes radıyallahu anh’ın haber verdiğine göre Efendimiz sadece bir dua okuyacağı zaman bunu okurdu. Birkaç dua okuyacağı zaman, diğer dualar arasında bunu da okurdu.
* Namazlardan sonra şu duayı okuyarak Allah’a sığınırdı:
“Allahümme innî eüzü bike mine’l-cübni ve’1-buhl, ve eüzü bike min en u redde ila erze-li’l-‘ömri, ve euzü bike min fitneti’d-dünya, ve eüzü bike min fitneti’1-kabr:Allahım! Korkaklıktan, cimrilikten sana sığınırım. Erzel-i ömürden sana sığınırım. Dünya fitnesinden sana sığınırım. Kabir fitnesinden sana sığınırım.” (Buharî, Cihad 25, Daavat 37, 41, 44). Bu hadisi rivayet eden Sa’d İbni Ebu Vakkas radıyallahu anh, onu kendiçocuklarına, bir öğretmenin öğrencisine yazı yazmayı öğrettiği gibi titizlikle bellettirdi. Cennetle müjdelenen on kişiden yani aşere-i mübeşşereden biri olan Sa’d hazretlerinin on dördü erkek, yedisi kız olmak üzere yirmi bir çocuğu vardı. Yavrularımızın dünya ve ahiret saadetini düşünme ve Peygamber sünnetine sarılma hususunda o aziz insan bize örnek olmalıdır.
* Bir gün Sevgili Efendimiz Muaz radıyallahu anh’ın elinden tuttu ve ona: “Muaz! Vallahi seni gerçekten seviyorum” buyurdu. Sonra sözüne şöyle devam etti: “Muaz! Her namazdan sonraşu duayı mutlaka okumanı tavsiye ediyorum: Allahümme einnî ala zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetik: Allahım! Seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek, sana layık ibadet etmek için bana yardım eyle!” (Ebü Davud, Vitir 26).
* Nebiy-yi Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in çok okuduğu özlü dualardan biri de:
“Allahümme innî es’elüke’1-hüda ve’t-tüka ve’l-‘afafe ve’1-gına: Allahım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim” niyazı idi
(Müslim, Zikr 72)”
* Bir defasında Ebu Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh Peygamberler Sultanı’na:
– Bana bir dua öğret de namazımda okuyayım, dedi. O da bu çok sevdiği arkadaşına şu duayı öğretti: “Allahümme innî zalemtü nefsi zulmen kesîren ve la yağfirü’z-zünube illa ente, fağfir-lî mağfireten min ‘indik, ve’rhamnî inneke ente’l-gafuru’r-rahîm: Allahım! Ben kendi me çok zulmettim. Günahları bağışlayacak ise yalnız sensin. Öyleyse tükenmez lutfunla beni bağışla, bana merhamet et. Çünkü affı sonsuz, merhameti nihayetsiz olan yalnız sensin” (Buharî, Ezan 149; Müslim, Zikir 48).
* Kutlu tabiîn neslinden bir zat Hz. Aişe’ye Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’\n en çok hangi duayı okuduğunu sormuştu. Sevgili annemiz de ona şu duayı okumuştu:
“Allahümme innî eüzü bike min şerri ma amiltü ve min şerri ma lem a’mel: Allahım! şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım işlerin şerrinden sana sığınırım.”(Müslim, Zikir 65).
* Yine Peygamber diliyle kutlanmış tabiîn neslinin ileri gelen alimlerinden Şehr İbni Havşeb Ümmü Seleme radıyallahu anha annemize:
* Ey mü’minlerin annesi! Resülullah sallallahu aleyhi ve sellem senin yanında bulunduğu zamanlarda en çok hangi duayı okurdu? diye sormuş, oda:
“Ya mukallibe’l-kulüb! Sebbit kalbi ‘ala dinik: Ey kalpleri halden hale çeviren Allah! Benim kalbim!idininden ayırma.”duasını okuduğunu söylemişti. (Tirmizî, Kader 7, Daavat 90, 124). Cenab-ı Hakk’ın kalpleri dilediği gibi evirip çevirdiğini bildiren Nebiy-yi Muhterem Efendimiz, aşağı yukarı aynı manada olmak üzere bazan da şöyle dua ederdi: “Allahümme musarrife’l-kulub! Sarrif kulübena ‘ala ta’atik: Ey kalpleri yönlendiren Allahım! Kalblerimizi sana itaate yönelt!” (Müslim, Kader 17).
Kalplere dilediği şekli veren Cenab-ı Hakk’ın şu ayet-i kerîmesi de dilimizden düşmemelidir:
“Rabbena la tüziğ kulübena ba’de iz hedeytena ve heb lena min ledünke rahmeh, inneke ente’l-vehhab: Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lûtfu en bol olan sensin” [Al-i İmran süresi (3), 8].
Bir Kolaylık
Peygamber-i Zîşan Efendimiz’in duaları şüphesiz bunlardan ibaret değildir. Dergimizde dört ay Önce yayımlanan “Duaların Geçtiği Yollar” başlıklı sohbetimizde, Efendimiz’in sırasıyla uykudan uyanıncaya, tuvalete giderken, evden çıkarken, eve girerken, yemek yerken ve yatarken okuduğu dualardan kısa birer örnek sunmuştuk. Bu gün de onun en çok okuduğu önemli bazı dualardan yine en kısa olanları gördük. Bu duaları öğrenmeli, dillerimizi ve gönüllerimizi bu ab-ı hayat ile canlandırmaya çalışmalıyız. Ben bunların hepsini öğrenemem diyen olmaz ama, bu özlü duaları fazla bulan kardeşlerime bir kolaylık daha sunmak isterim;
Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir çok dua okumuş, fakat sahabîler bunları ezberleyememişti. Bunun üzerine:
– Ya Resûlallah! Pek çok dua okudun; biz onları ezberleyemedik, dediler. O zaman Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
– “Size o duaların hepsini içine alan bir duayı öğreteyim mi? Şöyle deyiniz:
Allahümme innî es’elüke min hayrı ma seeleke minhü nebiyyüke Muhammedünsallallahu aleyhi ve sellem. Ve ne’uzu bike min şerri meste’azeke minhü nebiyyüke Muhammedün sallallahu aleyhi ve sellem. Ve ente ‘l-m üste’an, ‘aleyke’l-belağ. La havle vela kuvvete illa billah: Allahım! Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem ‘in senden dilediği hayırları ben de dilerim. Peygamberin Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin sana sığındığı şerlerden ben de sana sığınırım. Yardım ancak senden beklenir. İnsanı dünya ve ahirette muradına ulaştıracak sensin. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak Allah’ın yardımıyla kazanılabilir” (Tirmizî, Daavat 89).
Şu dünya gurbetinde, yurdundan yuvasından ayrı düşmüş gariplerden farkımız yok. Kendine giden yolu bulmamızı isteyerek bizi bu çölün ortasına bırakan sahibimizle irtibatımızı sağlayan tek iletişim vasıtası dualarımızdır. Yukarıdaki kısa ve özlü dualar, biricik rehberimiz Efendimizaleyhisselam’ın Mevla’sıyla yüzde yüz irtibat kurduğu sinyal cümleleridir. Dünya bir araya gelse benzerini söylemekten herkesin aciz kalacağı bu duaları cana minnet bilmeli ve dilden düşürmemeliyiz.