Utanma Duygusuna Sahip Olmak

YYaşar Kandemir hocamızın 2008 Mart ayında Altınoluk Dergisi’nde yayınlanan makalesi. (Sayı: 265 Sayfa: 028)

Utanma duygusunun bir adı da hayâdır.

Bu duygu Allah’ın sevdiği güzel bir huydur.

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’den öğrendiğimize göre:

Utanma duygusunun kaynağı imandır.

İmanı olan cennete gidecektir. Yüzsüz ve arsız olmak, birine çirkin söz söylemek haksızlıktır. Haksızlık eden de cehenneme girecektir.

Haya duygusunun kötü olanı yoktur. Bu asil duygu baştan sona hayır ve güzellikten ibaret olup insana hayır kazandırır.

Hayâ kimde bulunursa onu daha da güzelleştirir.

Büyüklerimiz ve utanma duygusu

Her dinin kendine göre bir ahlâk anlayışı vardır. İslâm ahlâkı ise hayâ duygusundan ibarettir.

Bizim sevgili Peygamberimiz, arkadaşlarının anlattığına göre örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha utangaçtı. Bir şeyden hoşlanmadığı yüzüne bakınca anlaşılırdı.

Sahâbîler içinde en fazla hayâ duygusuna sahip olan Hz. Osman’dı. Damadı olmasına rağmen Resûl-i Ekrem onu utandıracak bir şey yapmamaya gayret eder, ondan meleklerin bile utandığını söylerdi.

Hz. Ebû Bekir de üstün bir hayâ duygusuna sahipti; açık alanda abdest bozarken Allah Teâlâ’dan utandığı için başını elbisesiyle örterdi.

Allah’tan nasıl utanmalı?

Peygamber Efendimiz sahâbîlerine “Allah’tan nasıl utanmak gerekiyorsa öyle utanmalarını” tavsiye etmişti. Onlar:

“Elhamdülillah biz Allah’tan utanıyoruz” deyince, Efendimiz Allah’tan utanmanın ne anlama geldiğini onlara şöyle anlattı:

Allah’tan utanan kimse, başını ve başındaki organlarını Allah’ın hoşnut olmadığı şeylerden korumalıdır. Daha açık bir söyleyişle:

Allah’ın istemediği şeylere bakmamalı,

Allah’ın sevmediği konuşmaları dinlememeli,

Allah’ın beğenmediği sözleri söylememelidir.

Allah’tan utanan kimse, karnını ve onun içindeki organları Cenâb-ı Hakk’ın istemediği şeylerden korumalıdır. Daha açık bir söyleyişle:

kalbine sahip olmalı,

cinsel organını günahtan korumalı,

günah olan şeye dokunmamalı,

günah olan yere gitmemelidir.

Allah’tan gerektiği gibi utanan kimse, bir gün ölüp gideceğini, güzel vücudunun çürüyüp yok olacağını düşünmelidir.

Âhireti dünyaya tercih eden kimse, dünya zinetini elinin tersiyle itmelidir. işte o zaman insan Allah’tan gerektiği gibi hayâ etmiş olur.

Allah’tan gerektiği gibi utanmayı Efendimiz böyle anlattı.

Şu sözü de o söyledi:

Kul Allah’tan gerektiği gibi utanırsa, Allah Teâlâ da kulundan utanır. Kulu ellerini kaldırıp da kendisine dua ettiği zaman, o elleri büsbütün boş çevirmekten hayâ eder.

Başkasının mahrem yerine bakmamak

Utanma duygusuna sahip olan insan başkasının mahrem yerlerine bakmamalıdır. Eşler bundan müstesnâdır. Çünkü onlar birbirinin mahremiyetine girmiştir.

Erkek erkeğin, kadın da kadının mahrem yerini görmeyecektir.

Resûl-i Ekrem, kalçaları görünen bir sahâbîsine, kalçaların mahrem olduğunu hatırlattı ve örtünmesini emretti.

Hz. Ali’ye “Kalçanı gösterme, kimsenin kalçasına da bakma” buyurdu.

Bir gün Allah’ın elçisi, açık alanda çıplak yıkanan bir adam gördü. Bunun üzerine ashâbına bir konuşma yaptı. Allah Teâlâ’nın hayâ sahibi olduğunu, hayâ duygusuna sahip olanı ve örtüneni sevdiğini söyledi. Etrafı açık yerde yıkanan kimsenin örtünmesini veya kapalı yerde yıkanmasını tavsiye etti.

Hamamda

Peygamber Efendimiz zamanında Arabistan’da hamam yoktu. Onun için de Allah’ın elçisi hamamı hiç görmemişti. Fakat ticaret seferleri dolayısıyla diğer ülkelere giden tâcirler hamamı görmüş ve onun nasıl bir şey olduğunu Resûl-i Ekrem’e anlatmışlardı. O da hamamda edep kurallarına uyulmadığını öğrenince, hamama gidilmemesini tavsiye etti. Hamamın temizlenmeye vesile olduğu ve bazı rahatsızlıklara iyi geldiği söylenince de, hamama giren erkeklerin mutlaka vücutlarının alt tarafını örtmesini kesin bir şekilde emretti.

Kadınların hamama gitmesini ise doğru bulmadı.

Evinden başka yerde soyunan kadının, Allah ile kendi arasındaki edep perdesini yırtmış olacağını söyledi.

Ancak hasta ve loğusa kadınların hamama gitmesinde sakınca görmedi.

Bir gün çıplak bazı gençler Peygamber Efendimiz’i görünce kaçıştılar. Allah’ın elçisi onlara kızdı ve:

“Hayret doğrusu! Ne Allah’tan utanıyorlar ne de peygamberinden sakınıyorlar” diye söylendi.

Utanma duygusu olmazsa

İman ile utanma duygusu birbirinden hiç ayrılmaz. Biri kaybolunca diğeri onun ardından gider.

Utanma duygusu ilk insandan beri hep var olmuş ve insan bu sayede fenalıktan korunmuştur.

Peygamber Efendimiz “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözünün ilk peygamberlerden beri hep söylenegeldiğini ifade buyurmuştur.

Utanma duygusu erkek kadın herkeste bulunmalı ve herkes mahrem yerlerini örtmelidir.

Bir gün Peygamber Efendimiz cehennemde gördüğü bazı kadınları tasvir etti. Onların daha dünyaya gelmediğini, utanma duygusundan yoksun bu kadınların cenneti göremeyeceğini, hatta kokusunu bile duymayacağını söyledi.

Onlar sözde giyinik çıplak kadınlardı; üstelik başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayacaklardı.