İffetini Koruyana Cennet Var
YYaşar Kandemir hocamızın 2004 Kasım ayında Altınoluk Dergisi’nde yayınlanan makalesi. (Sayı: 225 Sayfa: 028)
Allah Tealâ kullarını dünyaya tertemiz gönderir ve orada iffetli yaşamalarını ister.
Gözlerini dünyaya açtıklarında nasıl saf ve su gibi berrak iseler, gözlerini dünyaya kapadıkları zaman da, elbiselerine bulaşan çamurlardan arınmış olarak kendisine tertemiz dönmelerini arzu eder. Hem nesillerinin hem de yaşadıkları toplumların bozulmaması için iffetli yaşamalarını gerekli görür.
Büyük ödüller
Bir şey daha var. Allah Teâlâ kullarını günahtan kıskanır. Buradaki kıskanma ifadesi Peygamber Efendimize aittir. Kullarının günah kirinden uzak kalmasını Cenâb-ı Mevlâ’nın ne kadar çok istediğini bize anlatmak için böyle söylemiştir. Ailesinin iffetine düşkün bir insanı, onlardan birinin iffetini zedelemesi nasıl perişan ederse, bir kulun günah batağına düşmesi de Cenâb-ı Hakk’ı pek üzer.
Allah Teâlâ kullarına zinayı işte bu sebeple yasaklar; kötülüklerin açığını ve gizlisini onlara bu sebeple haram kılar (Buhârî, Küsûf 2, Tefsîr 6/7, Nikâh 108; Müslim, Liân 17, Tevbe 33).
Yüce Rabbimiz erkeklerin ve kadınların, gözlerini haramdan korumalarını bunun için emreder (Nur 24/30-31).
İffetini koruyanların kurtuluşa ereceklerini, cennetlerde ikramlara nâil olacaklarını bildirirken (Mü’minûn 23/5; Meâric 70/29), onları günahlardan uzak tutmayı hedef alır.
İffetlerini koruyan erkekleri ve kadınları bağışlayacağını ve onlara büyük bir ödül hazırladığını haber verir (Ahzâb 33/35).
Allah Teâlâ’nın kullarını bu kadar çok sevmesi, onları günah kirinden korumak için Kur’ân-ı Kerîm’inde zaman zaman böyle vaatlerde bulunması ne kadar sevindiricidir.
Baba şefkatiyle
Kur’ân-ı Kerîm’in ilk müfessiri olan Peygamber Efendimiz, iffeti korumaya teşvik eden âyetleri, yavrusunu kötü davranıştan sakındıran bir baba şefkatiyle açıklamış, kadınlara, erkeklere, gençlere bu konuda ayrı ayrı öğütler vermiştir:
“Bir kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, iffetini korur, bir de kocasına itaat ederse, ona ‘Haydi, cennetin hangi kapısından istersen gir’ denilir” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 191; Elbânî, Sahîhu’t-Tergîb ve’t-terhîb, II, 411-412, 618).
Bu hadîs-i şerif; bizim iffet timsâli analarımız, bacılarımız, kızlarımız için ne güzel bir müjdedir!
Kâinâtın Efendisi erkek kadın ayırımı yapmadan bütün ümmetine verdiği bir başka müjdede şöyle buyurur:
“Siz bana altı şeyi garanti edin, ben de size cennete girmeyi garanti edeyim:
Konuştuğunuzda doğru söyleyin.
Va’dettiğiniz zaman va’dinizi yerine getirin.
Size bir şey emanet edildiğinde emanete riâyet edin.
Allah’ın yasakladığı günahlardan uzak durmak suretiyle iffetinizi koruyun.
Harama bakmaktan sakının.
Ve elinizi haramlara dokunmaktan koruyun (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 323; Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’s-sahîha, III, 454, nr. 1470).
Böyle bir müjdeyi, Kureyşli gençlerin şahsında ümmetinin gençlerine şöyle verir:
“Kureyşli gençler! İffetinizi koruyun; zinadan uzak durun. İffetini koruyana cennet var!” (Hâkim,el-Müstedrek [Atâ], IV, 398; Elbânî, Sahîhu’t-Tergîb ve’t-terhîb, II, 618).
Nefis meydan muharebesi
Hayat gerçekten bir mücadeledir; bir savaş meydanıdır. Bu savaşın en çetini de iç dünyamızda meydana gelmektedir. Bir yandan kulunun iffetli olmasını isteyen Allah Teâlâ, öte yandan onun nefsini günaha meyilli yaratmış, çeşitli organlara da bu zaafı besleme ve onu günaha doğru itme özelliği vermiştir. Peygamber Efendimiz bu hali şöyle ifade buyurmuştur:
“Gözün zinası bakmak, kulağın zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayağın zinası yürümektir. Nefis zinayı isteyip arzu eder; üreme organı da bu isteği ya gerçekleştirir veya reddeder (Buhârî, İsti’zân 12, Kader 9; Müslim, Kader 20-21; Ebû Dâvûd, Nikâh 43). Neden böyledir? Çünkü insanın imtihan olması ve “Nefis meydan muharebesini” kazanması gerekmektedir. Cennet, bu savaşı kazanan yiğitlerindir.
Resûl-i Ekrem Efendimize, insanı cehenneme en çok sürükleyen şeyin ne olduğunu sordular, o da bunun “ağız ve cinsel organ” olduğunu söyledi (Tirmizî, Birr 62; İbni Mâce, Zühd 29; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 392, 442).
Ağız; Allah’ı zikretmek ve güzel sözler söylemek suretiyle insana cennetin yolunu açtığı gibi, konuşulmaması gereken şeyleri telaffuz ederek onu cehenneme de sürükleyebilir.
Öte yandan helâliyle beraber olmak insana sevap kazandırdığı halde (Müslim, Zekât 53), bu duygunun harama âlet edilmesi insanı cehenneme götürebilir.
Evlenmeli, evlendirmeli
İnsanların nefislerine uyup günah uçurumuna kolayca sürüklendiği devirler olmuş, ardından da ya yere batarak veya taş kesilerek bunun cezasını çekmişlerdir. İçinde yaşadığımız zaman dilimi günaha kolayca sürüklenme bakımından eski devirleri aratmayacak durumdadır. Onun için yavrularımızı bu felâketten korumanın yollarını bulmalıyız. Öncelikle onlara zinanın insan için bir felâket olduğunu anlatmalı ve onları evlenmeye teşvik etmeliyiz.
Çünkü iffetini korumanın en iyi yolu evlenmektir. Evlilik, Efendimizin ifadesiyle imanın yarısını mükemmelleştirmektir. Geri kalan yarısını güzelleştirmek için de Allah’a karşı gelmekten sakınmak gerekir (Taberânî, el-Evsat, VII 332, VIII, 335; Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’s-sahîha, II, 199).
Evini geçindirecek kadar maddî güce, eşini mutlu edecek kadar beden sağlığına sahip olanlar evlenmelidir. Evlenecek parası olmayanlar ise, evleninceye kadar oruç tutmalıdır. Çünkü oruç insanı günaha düşmekten korur (Buhârî, Savm 10, Nikâh 2, 3; Müslim, Nikâh 1, 3).
Öte yandan evlilik kolaylaştırılmalıdır. Evlenmeden önce şu da alınsın, bu da olsun demenin yanlışlığı görülmeli ve bu hastalık terk edilmelidir. En bereketli, en hayırlı evliliğin, maddî sıkıntısı az evlilikler olduğu unutulmamalıdır (Ebû Dâvûd, Nikâh 30, 31).
Bir de evlenmek isteyip de buna imkân bulamayanlara gerektiğinde maddî imkân sağlamak, gerektiğinde aracı olmak suretiyle yardım etmelidir. Yavrularımızın iffetinin her şeyden daha önemli ve öncelikli olduğu göz ardı edilmemelidir.
İffetin güzellikleri
İffetli olan kimse yaşarken de öldükten sonra da Allah’ın rızâsını elde eder.
Etrafındaki insanların sevgi ve saygısını kazanır.
Cenâb-ı Hakk’ın kendisine emanet verdiği organları yerli yerinde ve yaratıldığı maksada uygun şekilde kullanır.
Hem kendi soyunun hem beraber yaşadığı insanların soylarının temiz kalmasını sağlar.
İffetli insanlardan meydana gelen toplumda zinanın doğurduğu korkunç hastalıklar görülmez.
İffetli insan, Allah’ın haram kıldığı kötülükleri düşünmeyeceği için kalbinin sağlığını korumuş olur ve böylece mâneviyat basamaklarını daha kolay tırmanır.
Görüldüğü gibi iffet, insanın sahip olması gereken büyük bir zenginliktir. Kendimiz için, ailemiz için, hatta bütün mü’minler için Allah’tan iffet niyaz edelim ve iffetli kalmak için Peygamber Efendimizin yaptığı gibi Mevlâmıza şöyle dua edelim:
“Allâhümme innî es’elüke’l-hüdâ ve’t-tükâ ve’l-‘afâfe ve’l-gınâ: Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim”. (Müslim, Zikir 72)